Mükemmel Bir Ekip, Ancak Birbirinden İlham Alan Lider ve Yıldız Ekipten Oluşur.
Dijital dönüşümün hâkim olduğu günümüzde, şirketler de değişime ve
dönüşüme başladı.
Dünya devi şirketlerin dahi “Biz aileyiz” sözleri yaygınlaşmışken,
şimdi farklı yetenekte insanların bir araya geldiği “yıldız ekip” kavramı öne
çıkmaya başladı.
Etrafımda duyduğum ‘’biz bir takımız’’ sözüne hiç inanmadığım gibi,
‘’biz bir aileyiz’’ sözüne de inanmıyorum.
Aile olmayalım, ekip olmayalım ama saygılı iş arkadaşı olabilelim.
En azından bunu başarabiliriz iş hayatında diye düşünüyorum. Keşke omuz
atmak yerine omuz omuza başarıya yürüyebilsek…
Hayatın her alanı zorken, bir de iş arkadaşlarıyla yaşanan sorunlar
çoğu zaman işten daha çok yormakta, hatta kurumsal hayattan soğutup farklı
alanlara yönelmemize neden olmaktadır.
Mesela, evimin bulunduğu sokakta bir kafe açıldı.
Sahibiyle biraz hasbihal ettik.
Çok iyi bir üniversiteden mezun olup kurumsal hayatın mobbinglerine
dayanamayıp kendine yeni bir yol çizmiş.
Okulun son yıllarında hiç böyle olacağı aklıma gelmezdi derken gözleri
doldu ve uzaklara daldı.
Kim bilir kaç kişinin daha hayalleri vardı…
Ve bu kişiler hayallerinden vazgeçmek zorunda kaldı, sadece hırs ve
egosuyla işe gelen bazı kişilerin yüzünden.
Ben de bazen pes etmek daha büyük başarı diye düşünüyorum.
Umarım keyifli işleri olur yeni seçtiği hayatında.
Normal şartlarda arkadaş olmayacak insanlar iş arkadaşı olabiliyor.
‘’Tabii ki sorunlar yaşanabilir’’ dediğinizi duyar gibiyim. İşte, burada kurum
kültürü ve doğru insan kaynakları yönetimi ile kurum kültürüne uygun kişilerin
işe alınması devreye giriyor. Peki, kaç şirket bu kritere uyuyor ya da bu etik
değerlere sahip?
Kurumlarda söylemleri hazırlarken, asla içime sinmeyen ve samimi
bulmadığım hiçbir cümleyi kullanmıyorum. İnsanlar gibi kurumların da bir duruşu
ve karakteri olduğuna inanıyorum.
Benim iş hayatındaki en büyük şansım ise kurumsal bir firmada işe
başlamak. Bu noktada, kurumsal hayata başladığım yere biraz değinmek istiyorum.
Belki de birçok kişiye nasip olmayacak yönetici değil liderle
çalışmanın, ekip olmanın (GÜVENMENİN) ne demek olduğunu öğrendiğim ilk
şirketime…
Genel müdürümüz tüm ekibi tanır bilirdi.
Sabah herkese günaydın der, çoğu zaman yüz ifademizden bir sorun olduğu
anlardı.
Bu gibi durumlarda ‘’Hadi gel bir kahve içelim’’ der, çoğu zaman
içtiğimiz o kahve ile sorun uçar giderdi. O kadar yoğunluğunda nasıl bu
kadar dikkatli ve duyarlı diye düşünürdüm.
Şimdi anlıyorum ki liderlik bunu gerektiriyormuş. İşten ayrılıp başka
bir şirkete gittiğimde beni en çok anlayan, algılayan daha da önemlisi “cevap
vermek yerine anlamak için dinleyen” genel müdürümü arar olmuştum.
Bugün hayatta olsaydı, bu yazıyı okuyup huysuzluklarımdan ve suratımın
düşüşlerinden eminim bahsederdi.
Açıkçası bu yazımda, çalışma hayatına başladığım ilk günden
beri bana ilham veren değerli yöneticilerime ve çalışma
arkadaşlarıma teşekkür etmek istedim.
Tabii bir de çok kıymetli çözüm ortaklarıma.
Bazen ben de pes etme eşiğine gelsem dahi, iyiliğin kazanacağını
bilerek yoluma devam ediyorum
Tabii ki yaşadığım olumsuzluklardan ders çıkardım ve hala çıkarmaya
devam ediyorum.
İş hayatının kendi adıma en büyük öğretisi olarak, herkesi olduğu gibi
kabul edip hayatında ne gibi zorluklar yaşadığını bilmediğim kişileri
eleştirmeden, hiçbir şekilde yargılamadan kabul ediyorum.